30 Aralık 2010 Perşembe

ÖZ GÜVEN İÇİN DÖRT İŞLEM




Kendini kendinle topla

Herkes biliyor ki:Herkes için her şey olamazsınHer şeyi bir anda yapamazsınHer şeyi mükemmel yapamazsınHer şeyi herkesten iyi yapamazsınSen de herkes gibi bir insansın
Öyleyse:En azından birisi için önemli bir şey olBir anda sadece bir şey yapBir şeyleri hep eksik bırakacağını hatırlaBir şeyi herkesten iyi yapmaya bakBöylece hiç kimsenin “senin gibi” olamadığını görHerkesin herkes gibi olmaya çalıştığı yerdesen “sen” ol böylece herkesten daha iyi ol
Kendini kendinden çıkar
Çok uzaklara gitmeye gerek yok Yaşın kaç ise bir o kadar rakamı yaşından çıkar ki geriye sıfır kalsın.  Hayata başladığın güne git. Doğduğun gün ağzından çıkan ilk çığlığı hatırla. Şu anda yaşadığın şehirde bir günde yüzlerce binlerce bebek doğuyor. Hepsi de bir çığlıkla karışıyorlar hayata. Kendine bir sor; onların doğması ne kadar umurunda? Ne kadar önemsiyorsun uğramadığın bir yerde tanımadığın bir kadının tanımadığın/tanımayacağın bir bebeği doğurmasını? Doğduğun gün işte sen de böylesine umursanmaz biriydin. Şükür ki yanı başında annen baban vardı da dünyaya ilk acemi bakışlarına şefkatli bakışlarıyla karşılık verdiler.  Elinden tuttular ninni söylediler büyüttüler beslediler seni.Seni önemli kılan onların sevgisiydi. O sıralar seni ne Nike tanıyordu ne Coca-Cola önemsiyordu ne de LCW düşünüyordu. Seni önemseyenler üstünde hiçbir şey olmadığı halde önemsiyordu seni. Seni sadece sen olduğun için seviyorlardı.
İstersen doğduğun günden biraz daha geriye git. Birkaç ay daha geriye. O zamanlar annenin karnında karanlıklar içindeydin. Sadece onun fark ettiği onun hissettiği biriydin. Oracıkta kala kalsaydın ya da hiç çıkamasaydın kimse önemsemeyecekti seni. Bildiğin bütün markalar seni hesaba katmadan satmaya devam edecekti sevdiğin bütün reklamlar seni düşünmeden oynayıp duracaktı.Bir de şöyle düşün: Sen “içerideyken” henüz gözlerin tamamlanmamıştı; gözlerinin olmadığını gören gözlerinin olması gerektiğini düşünen gözlerini olması gerektiği gibi olması gereken yere koyan ne annendi ne babandı ne de kendindin. Sana sorulmuş olsaydı henüz ışığı bile tanımadığın için gözlerine ihtiyacın olmadığını söylerdin. Sana sorulmuş olsaydı henüz yolları bahçeleri kaldırımları vitrinleri görmediğin için ayaklarıma gerek yok derdin. Belki ellerini bile istemeyecektin. Belki yüzünü bile gereksiz görecektin. Şimdi bir düşün seni önemli kılan gözlerinin önüne taktığın gözlük mü ayaklarına geçirdiğin ayakkabı mı ellerine taktığın eldiven mi boynuna doladığın atkı mı?
Birkaç ay daha geriye git. Henüz iki hücreden ibaretsin. Annen bile farkında değil varlığının. İki hücre hâlâ daha nasıl olduğunu anlayamadığımız bir hızla olağanüstü bir düzenle çoğalıp ayrışmasaydı da anne rahminden düşüverseydin kimse fark etmeyecekti seni kimsenin fark ettiği biri olmayacaktın. Hatta bir adın bile olmayacaktı.
Hiç doğmasaydın şu an aramızdan eksik olacaktın. Ama eksikliğini bile fark etmeyecektik “Caner şimdi burada olsaydı!” bile diyemeyecekti annen baban ve sınıf arkadaşların. Çünkü olmayacaktın ve olmadığın için de olmadığın fark edilmeyecekti. Örneğin “Sümeyye seni ne kadar özledim!” diyen bir arkadaşın olmayacaktı. Çünkü hepten eksik olduğun için arkadaşın eksikliğini çekmeyecekti.
Senin anlayacağın hiç var olmamak ölmekten beterdir. Öldüğünde hiç olmazsa ardın sıra ağlayanların olur eksikliğini çekenler olur özleyenlerin olur Ama hiç yaşamadığında hesaba katılmazsın sözün bile edilmez.
İşte şimdi hesabını yeniden yap; kendini kendinden çıkar. Geriye sıfır kaldığında yani sen adı bile olmayan bir hücre topluluğu olduğunda seni önemseyen kim olabilir? Tanıdıkların içinde öyle biri var mı? Sevdiklerin arasında seni hiç yokken seven biri var mı? Örneğin yüzün ortada bile değilken yüzünü özleyen biri var mı?
Nasıl olabilir ki? Seni en çok sevenler bile seni sen var olduğun için sevdi. Şimdi sen seni sen yokken bile seven birini düşünmek istemez misin? Seni sen var olduğun için sevenleri hatırladığın kadar seni sevdiği için var edeni hatırlamak istemez misin?

Kendini kendinle çarp
Bu sabah aynaya bir bak. Bakalım kimi göreceksin. Elbette yeryüzündeki bütün insanlara benzeyen bir insan yüzü. Kaşları gözleri yüzü burnu kulakları saçları ile sen de herkes gibi bir insansın. Ama aynada herhangi bir insanı görüyor değilsin. Kendini görüyorsun. Tümüyle sana özel sadece senin için yaratılmış bir yüz görüyorsun. Yani senin yüzün gibi başka bir yüz yok. Onun için yüzüne bakanlar seni sadece seni görüyorlar. Seni tanıyanlar yüzünden tanır sevenler yüzünü sever. Herkese benzeyen birini değil. Bütün zamanlarda senin yüzün gibi bir yüz olmadı senin yüzün gibi bir yüz olmayacak.
Şimdi tekrar düşün. Sen en azından yüzüne bakarak anlayabileceğin gibi seni yaratan için bir tanesin biriciksin çok özelsin. Aynaya bakıp yüzünü gördüğünde hep bunu hatırla. Sen hayran olduğun birilerine benzediğin için önemli değilsin. Sen şarkılarını severek dinlediğin şarkıcı gibi konuştuğun için özel değilsin. Sen giydiğin ayakkabı sayesinde tuttuğun takımın başarıları yüzünden tişörtünün üzerinde yazan marka için biricik değilsin. Sen sadece “Sen” olduğun için önemlisin. Seni biricik bi’tanecik ve özel olarak yaratan yaşatan bir Yaratıcı seni önemsediği için önemlisin.


Kendini kendine böl
Etrafına bir bak. Ne kadar çok insan ne kadar çok şey peşinde koşuyor. Çok para çok mal çok yer çok iş çok yemek çok araba çok tatil çok çok… Ne kadar telaşla yaşıyorlar. Herkesin çok acelesi var çok telaş içindeler çok koşturuyorlar hep bir yerlere yetişmek istiyorlar. Durup kalsalar kaybedecekler sanki. Koşturmasalar ellerindekileri düşürecekler gibi.Şimdi bir de kendine bak. En çok ne mutlu ediyor seni? Kimler sana gerçek dostluk yüzü gösteriyor? Kaç sahici arkadaşın var? Kaç sırdaşın var? Çok az şey mutlu ediyor seni. Dostların pek az. Arkadaşlarının ve sırdaşlarının sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Bazen sadece nefes almak seni mutlu etmeye yetiyor. Özlediğin bir dostunu görmek özlediğin bir sahilde yürümek sevdiğin bir yiyeceği yemek sevdiğinin iki gözünün içine bakmak mutlu ediyor seni. Hepsi az şeyler. Çok az şeyler…
Şimdi geri dön. Dur ve yeniden bak. Meydanlarda koşturan insanların aradıklarını bir düşün. Merdivenleri telaş içinde tırmanan otoyolları son hızla tüketen kalabalıkların neyin peşinde olduğunu düşünmeye çalış. Aslında onların çoğu senin çoktan bulduğun çok az şeyin peşinde. Ama çok koşturdukları için bir türlü durup kendilerine soramıyorlar. Yazık ki aradıklarını sandıkları şeyi bulduklarında da tanımayacaklar.
Sen senin için önemlisin. Biricik olduğun için önemlisin. Kendini başkalarıyla kıyaslamayı bırak. Kendini kendinle kıyasla. Kendini başkalarının yaşadıkları ile tanımlamak yerine kendi yaşamınla tanımla. İçinde başkasının plağı çalmasın. Kendi sesinle konuş. Kendi yüzünle bak hayata. Kendini önemli bilerek yürü sokaklarda.
Nefes alıp verebildiğin için güneşe çıplak gözle bakabildiğin için rüzgârı hissedebildiğin için mühimsin. Yaratıldığın için önemlisin. Kendini kendine bölersen eline tam tamına bir 1 geçecek. Ne yarımsın ne eksiksin ne de kimselerin seni tamamlamasına ihtiyacın var.  Sen mühimsin
Dr.Senai Demirci


25 Aralık 2010 Cumartesi

ALZEHİMER TESTİ


Bu GERÇEK bir nöroloji testidir.
Rahatça oturun va sakinleşin, aşağıdaki üç işlemi bir dakikadan
kısa sürede yapmalısınız. Sadece bakarak bulmalısınız,
Mouse İmleçini kullanmamalısınız, kolay gelsin.

1 - Aşağıda C'yi bulun. İmleç yardımı almayın.

OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOCOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO

2- Eğer C'yi bulduysanız, şimdi de 6'yı bulun

9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999699999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999

3 - Son olarak N'yi bulun, biraz daha zor gibi

MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMNMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM


Bu bir şaka değildir. Üç testi de geçebildiyseniz, Nöroloğunuza yıllık ziyaretinizi iptal edebilirsiniz.
Beyniniz muhteşem çalışıyor ve Alzehimer hastalığından uzaktasınız. Tebrikler!


BİR BAŞKA GÖZ TESTİ DE AŞAĞIDA SİZİ BEKLİYOR.

  ALZHEİMER GÖZ TESTİ

AŞAĞIDAKİ METİNDE BÜTÜN ' F ' HARFLERİNİ SAYINIZ...

FINISHED FILES ARE THE RE
SULT OF YEARS OF SCIENTI
FIC STUDY COMBINED WITH
THE EXPERIENCE OF YEARS...

(ŞİMDİ AŞAĞIYA BAKINIZ)

KAÇ TANE ' F ' SAYDINIZ?


3'MÜ?



HAYIR HATALI... METİNDE 6 TANE ' F ' VAR...

BU ŞAKA veya OYUN DEĞİL.

LÜTFEN YENİDEN OKUYUN!

BU OLAYIN ALTINDA YATAN GERÇEK AŞAĞIDADIR:




BEYNİMİZ 'OF' SÖZCÜĞÜNÜ SÜZEMEZ.

İSTER İNANIN İSTER İNANMAYIN.

GERİ DÖNÜP TEKRAR BAKIN!

İLK SEFERDE 6 ' F ' BULANLAR

ÜSTÜN DİKKAT DÜZEYİNE SAHİP KİŞİLERDİR
(veya daha Önce bu testi GÖRMÜŞLERDİR!)

5 TANE ' F ' BULANLAR DİKKAT DÜZEYLERİ OLDUKÇA YÜKSEK 6 ' F ' BULANLARA ÇOK YAKIN KIMSELERDİR.

4 TANE ' F ' BULANLAR NADİR KİŞİLERDE GÖRÜLEN BİR DURUMDUR DİKKAT VE KONSANTRASYONU YÜKSEK NADİR KİŞİLERDİR.

3 TANE ' F ' BULANLAR SIRADAN NORMAL DİKKAT DÜZEYİNE SAHİP KİMSELERDİR.

3 TANEDEN AZ ' F ' BULANLAR İÇİN TESTİ DÜZENLEYENLERİN SÖYLEYECEK BIR ŞEYİ YOK!...
ZATEN ŞU ANDA NASIL BİLGİSAYAR KULLANDIKLARINA ŞAŞMAK LAZIM!

BU TESTİ  ARKADAŞLARINIZA  TAVSİYE EDİN...
********************************************
SAGLIKLI VE MUTLU GÜNLER DİLEKLERİMLE...

ALINTI



24 Aralık 2010 Cuma

EVLİLİK NEDİR


EVLİLİK NEDİR

AKRABALARINIZIN İKİYE KATLANMASI DEMEKTİR.

EŞİNİZLE HISIMDAN ZİYADE HASIM OLMANIZ DEMEKTİR.

PİN KODUNUZU KARINIZIN DA BİLMESİ DEMEKTİR.

KARARLARINIZI ONAYLATACAĞINIZ BİR MERCİ OLUŞTURMANIZ DEMEKTİR.

PİLAVIN İYİ DEMLENMESİ DEMEKTİR.

ARTIK ASLA KENDİNİZE AİT BİR YORGANINIZIN OLMAMASI DEMEKTİR.

TALİMAT DENEN ŞEYİN SADECE AMİRDEN ALINMAYACAĞINI ÖĞRENMEK

DEMEKTİR.

KARINIZIN MÜFETTİŞLİK VE HAFİYELİK GİBİ İŞLERE YATKIN OLDUĞUNU

ÖĞRENMENİZ DEMEKTİR.

ATTIĞINIZ HER ADIMIN SİZE DIRDIR OLARAK GERİ DÖNMESİ DEMEKTİR.

HAYALLERİNİZİN, İDEALLERİNİZİN, PLAN VE PROGRAMLARINIZIN YATAĞINIZ GİBİ

ÇİFT KİŞİLİK OLMASI DEMEKTİR.

SİZİN DEĞİL, ONUN SEVDİĞİ YEMEKLERİ YEMENİZ DEMEKTİR.

EVE İSTEDİĞİNİZ SAATTE DÖNDÜĞÜNÜZ GÜNLERİ ÖZLEMLE ANMANIZ DEMEKTİR

HER ŞEYİ İKİYE BÖLMEK, BUNA KARŞILIK MASRAFLARI İKİYLE ÇARPMAK

DEMEKTİR.

İKİ AYRI DÜNYADAN BİR UCUBE DÜNYA YARATMAK DEMEKTİR.

ÖTEKİ KADINLARIN/ERKEKLERİN NİKAHINIZDAN MAHRUM KALMALARI DEMEKTİR.

''HER ŞEYLE İYİ GİDER'' SLOGANINI KARINIZ/KOCANIZ İÇİN BENİMSEMEK ZORUNDA

KALMANIZ DEMEKTİR. 



EVLENDİĞİNİZ GÜN İNTİHAR ETMENİZ VE NAAŞINIZIN EVLİLİK BOYUNCA

ORTALARDA SÜRÜNMESİ DEMEKTİR

EVLİLİK KURALLARI

1. BÜTÜN KURALLARİ KADİN KOYAR.

2. HİÇ BİR ERKEK ASLA KURALLARİN TAMAMİNİ BİLMEZ.

3. KURALLAR HER AN ÖNCEDEN HABER VERMEKSİZİN DEGİSTİRİLEBİLİR.

4. KADİN ERKEGİN KURALLARİN YARİSİNDAN FAZLASİNİ ÇÖZDÜGÜNÜ SEZDİGİ

ANDA, KURALLARİ DEGİSTİRME HAKKİNA SAHİPTİR.

5. KADİN ASLA YANİLMAZ. (E TABİİM Kİ)

6. EGER KADİN YANİLMİSSA, MUTLAKA ERKEGİN YANLİS YAPTİGİ BİR SEYDEN

KAYNAKLANMİSTİR.

7. KURAL 6 DURUMUNDA ERKEK MUTLAKA ÖZÜR DİLEMELİDİR.

8. KADİN HER AN FİKİR DEGİSTİRME HAKKİNA SAHİPTİR.

9. ERKEK KADİNDAN YAZİLİ İZİN ALMAKSİZİN ASLA FİKİR DEGİSTİREMEZ.

10. KADİN HER AN SİNİRLİ OLMA HAKKİNİ ELİNDE TUTAR.

11. ERKEK HER AN SAKİN OLMA DURUMUNDADİR (KADİNİN ERKEGE "SEN DE

SİNİRLEN" EMRİNİ VERDİGİ İSTİSNALAR DİSİNDA)

12. ERKEK BU KURALLARİN NEREDEN ÇİKTİGİNİ SORACAK CÜRETİ GÖSTERDİGİ

TAKDİRDE FİZİKSEL ACİ DUYACAGİ SEKİLDE CEZALANDİRİLİR.

13. EVDE SON SÖZ ERKEGE AİTTİR. ERKEGİN SON SÖZÜ İSE "TABİ HAYATİM SEN

NASİL İSTERSEN ÖYLE OLSUN" DUR.

(EN GÜZELİ BU). ERKEK EVLENMİS OLMAKLA BU KURALLARİN TAMAMİNİ KABUL

ETMİS DEMEKTİR. 


ANNE DEMEK




* Yenilen her lokmadan sonra alkış kıyamet koparan,şenlik havasına bürünendir.

* Çıkan her pirinç tanesi diş için tüm hısım akrabaya telefon açandır.

* Tüm hafta hayalini kurduğu pazar kahvaltısına oturup asla yiyemeden kalkandır.

* Sabaha kadar kırk sefer uyanarak,sabah kalkıp zombi gibi işe gitmektir.

* İşten eve geç gelmenin vicdan azabıyla bebeklerinin yanına kıvrılıp
saatlerce koklayandır.

* Tatil yapamamanın kitabını yazandır.

* Eskiden hergün uğradığı kuaförünün yolunu unutandır.

* Çaydanlığın kapağı ile pet şişeyi kapatmaya çalışandır.

* Parça pinçik olmuş pazar gazetesini birleştirip okumaya çalışandır.

* Gecenin bir yarısı gözü kapalı süt ısıtıp,gözü kapalı geri dönendir.

* Saatlerce leblebi parmaklı ayakları öpmekten sonsuz keyif alandır.



* Temcid pilavı tadındaki baby tv yi seyretmektir.* Bebek şef şarkısı
söyleyerek,fırsat bu fırsat deyip birşeyler yedirmeye çalışmaktır.

* Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak,mısırı tanelere ayırmaktır. 


* İşten yeni gelmiş ve içeri ilk adımı atmışken,"Anne atttaaaaa"
sözleriyle çark edip,en yakın parkın yolunu tutmaktır.

* Anne demek bebek havuzunda yüzmektir.

* Başka bir anneyi nerede görürse görsün "Seni çok iyi anlıyorum tatlım" bakışı atandır.
* Aşı takvimini ezbere bilendir.

* Kazara kendi için alışverişe gidip nasıl olduysa bebek kıyafeti dolu
poşetlerle geri dönendir.

* Ne kadar sert olursa olsun hayır demeyi beceremeyendir.

* İşe yetişmek için düğmelerini bahçede ilikleyendir.

* Uyduruk ninni besteleyendir.



* Çantasında sürekli Oyuncak kurbacık,ıslak mendil ve kraker taşıyandır.

* Son teknoloji telefonu denize atıldığında ,diken diken olmuş her bir
saçına rağmen,annecim telefonlar yüzemez diyebilendir.

* Anne demek eskisinden bin kat daha güçlü olmak demektir.

* Anne demek hayatının sonuna kadar ve sonunun da ötesinde birileri için endişelenmektir.

* Anne demek iki küçük melekle,gururla,küçük dağları ben yarattım
edasında yürüyebilmektir. 


* Anne demek yüreyini parçalara bölüp herbir parçayı özenle onlara
sunmaktır.

* Anne demek 9 ay karnında taşımak değil,ömrünün sonuna kadar yüreğinde taşımaktır.,

22 Aralık 2010 Çarşamba

BİRAZ GÜLMEK LAZIM

Paran varsa aleme çık alem adam görsün, paran yoksa eve git çoluk çocuk baba görsün...

Yüzük lordun yol Ford'un

Paran varsa Range Rover, paran yoksa game over...

Ağlamayı Ferdi'den, bağlamayı Orhan'dan, sevmeyi İbrahim'den öğrendik

Bir meyhane buldum mezarlığın karşısında, bir gün beni ararsan ya oradayım ya da karşısında

Dikkat: Araçta yalnız var

Bir sana bir de sabah uykusuna doyamadım

Sağlam şöför kalmaz rampada, Müslüm baba sığmaz ipod'a

Senin araban namaz kılıyo mu, benimki Clio

Sarı kızın nazı, Ford'un ara gazı

Al Fordun dizelini, sev köyün güzelini

Güzeli sevdikce nazlanir, Ford'a bastikca sahlanir

Gönlünde yer yoksa güzelim; fark etmez, ben ayakta da giderim

Beni çekemiyorsan anten tak

Hatalıysam çaldır kapat, ben seni ararım

Parayı buldum şimdi kıro olacağım

Menfaat yolunda edinilen dostluk, çile yokuşunda son bulurmuş.

Kızın gülüşüne, kışın güneşine aldanma

Evlenip gideceğime balayına, evlenmem giderim alayına

Dünyayla nişanlı, ölümle sözlüyüm

Önünü görmeden sollama, evine acı haber yollama...

Fakiri fakir yapan kuru inat, zengini fakir yapan hayırsız evlat, memuru fakir yapan süslü avrat.

Dünyada MAN ahirette iman

Karayollarında degil, senin kollarında öleyim.

Vur kalbime hançeri, yüregim parçalansin; fazla derine inme, çünkü orda sen varsın.

Ankara İstanbul 6 saat sana sevgim 24 saat
Paran varsa aleme çık alem adam görsün, paran yoksa eve git çoluk çocuk baba görsün... 

Yüzük lordun yol Ford'un

Paran varsa Range Rover, paran yoksa game over...

Ağlamayı Ferdi'den, bağlamayı Orhan'dan, sevmeyi İbrahim'den öğrendik

Bir meyhane buldum mezarlığın karşısında, bir gün beni ararsan ya oradayım ya da karşısında

Dikkat: Araçta yalnız var

Bir sana bir de sabah uykusuna doyamadım

Sağlam şöför kalmaz rampada, Müslüm baba sığmaz ipod'a

Senin araban namaz kılıyo mu, benimki Clio

Sarı kızın nazı, Ford'un ara gazı

Al Fordun dizelini, sev köyün güzelini

Güzeli sevdikce nazlanir, Ford'a bastikca sahlanir

Gönlünde yer yoksa güzelim; fark etmez, ben ayakta da giderim

Beni çekemiyorsan anten tak

Hatalıysam çaldır kapat, ben seni ararım

Parayı buldum şimdi kıro olacağım

Menfaat yolunda edinilen dostluk, çile yokuşunda son bulurmuş.

Kızın gülüşüne, kışın güneşine aldanma

Evlenip gideceğime balayına, evlenmem giderim alayına

Dünyayla nişanlı, ölümle sözlüyüm

Önünü görmeden sollama, evine acı haber yollama...

Fakiri fakir yapan kuru inat, zengini fakir yapan hayırsız evlat, memuru fakir yapan süslü avrat.

Dünyada MAN ahirette iman

Karayollarında degil, senin kollarında öleyim.

Vur kalbime hançeri, yüregim parçalansin; fazla derine inme, çünkü orda sen varsın.

Ankara İstanbul 6 saat sana sevgim 24 saat
Paran varsa aleme çık alem adam görsün, paran yoksa eve git çoluk çocuk baba görsün...

Yüzük lordun yol Ford'un

Paran varsa Range Rover, paran yoksa game over...

Ağlamayı Ferdi'den, bağlamayı Orhan'dan, sevmeyi İbrahim'den öğrendik

Bir meyhane buldum mezarlığın karşısında, bir gün beni ararsan ya oradayım ya da karşısında

Dikkat: Araçta yalnız var

Bir sana bir de sabah uykusuna doyamadım

Sağlam şöför kalmaz rampada, Müslüm baba sığmaz ipod'a

Senin araban namaz kılıyo mu, benimki Clio

Sarı kızın nazı, Ford'un ara gazı

Al Fordun dizelini, sev köyün güzelini

Güzeli sevdikce nazlanir, Ford'a bastikca sahlanir

Gönlünde yer yoksa güzelim; fark etmez, ben ayakta da giderim

Beni çekemiyorsan anten tak

Hatalıysam çaldır kapat, ben seni ararım

Parayı buldum şimdi kıro olacağım

Menfaat yolunda edinilen dostluk, çile yokuşunda son bulurmuş.

Kızın gülüşüne, kışın güneşine aldanma

Evlenip gideceğime balayına, evlenmem giderim alayına

Dünyayla nişanlı, ölümle sözlüyüm

Önünü görmeden sollama, evine acı haber yollama...

Fakiri fakir yapan kuru inat, zengini fakir yapan hayırsız evlat, memuru fakir yapan süslü avrat.

Dünyada MAN ahirette iman

Karayollarında degil, senin kollarında öleyim.

Vu kalbime hançeri, yüregim parçalansin; fazla derine inme, çünkü orda sen varsın.

 Ankara İstanbul 6 saat sana sevgim 24 saat




İSTANBUL'DA YAPILAN "5. ULUSLARARASI SU FORUMU" NUN SONUÇ BİLDİRGESİ...
1.Su böreği ve sulu köfteyi az tüketelim.
2.Gidenin arkasından su dökmeyelim.
3.Kimseye sulanmayalım.
4.Sulu boya değil kuru boya kullanalım.
5.Meyve suyu değil, posasını tüketelim.
6.Kimseyle aramızdan su sızdırmayalım.
7.Çok yürüyüp ayaklarımıza kara sular indirmeyelim.
8.Kimseyi bir kaşık suda boğmayalım.
9.Havadan konuşalım, sudan konuşmayalım.
10.Saman altından su yürütmeyelim.
11.Pişmiş aşa su katmayalım.
12.Sulukule ekibini fazla izlemeyelim.
13.Olayları sulandırmayalım.
14.Sudan sebeplere fazla kafamızı takmayalım.
15.Su terazisi kullanmayalım.
16.Rakımıza su katmayalım. İçenler de sek içsin!

Patlıcan Salatası

  1. patlıcan (Manca) Salatası
selanik damak tadından bir tarif


Malzemeler :
4-5 adet patlıcan
3-4 etli kırmızı ( yağlık ) biber
3 orta boy domates
4-5 sivri yeşil biber
5-6 diş sarımsak

Yarım demet maydanoz
Yarım demet dereotu ( arzuya göre )

1 kahve fincanı zeytinyağı ( ayçiçek yağı )
1 kahve fincanı elma veya üzüm sirkesi
Tuz

Hazırlanışı :

Patlıcanlar ve etli kırmızı biberler ateşte közlenir.
Közlenen malzemelerin kabukları dikkatlice soyulup iri parçalar halinde doğranır
Kabukları soyulup küp doğranmış domatesler, ayıklanıp ince kıyılmış yeşilbiberler,
maydonoz ve dereotu da ilave edilir.
Dövülmüş sarımsak, zeytinyağı ve sirke ilave edilir.
Tüm malzeme güzelce karıştırılıp
tuz katılır.
Bir süre dinlendirip servise alınır.

 Sarımsağın bol kullanılması
 sirkeyle lezzetlendirilmesi mancanın en belirgin özelliğidir.
sosu için asla limon kullanılmaz


20 Aralık 2010 Pazartesi

Xsentius, M.Ö. IX.yy. ESKİ BİR TAPINAK YAZITI


Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş;
sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma.

Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış.
Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun.
Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma.
İçten ol, telaşsız, kısa ve açık seçik konuş.
Başkalarına da kulak ver.

Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları.
Çünki dünyada herkesin anlatacak bir hikayesi vardır.
Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış.
İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen. Hayattaki dayanağın odur.

Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın.
Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol.
Sevmediğin zaman sever gibi yapma.

Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme.
İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz.

Ve unutma ki, insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri,
sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneceğinden daha fazla değildir.

Aşka burun kıvırma sakın. O çöl ortasında yemyeşil bir bahçedir.
O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bir bitkinin
sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu sakın unutma.

Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et.
İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı ömür boyu sürer.
Bazı idealller o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılır.
Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.

Yılların geçmesine öfkelenme.
Gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe.
Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme.

Rüzgarın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla.
Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil,
gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir.

Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkansızdır.
Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol.
Hatırlar mısın doğduğun zamanları. Sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu.
Öyle bir ömür geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse.

Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Önünde, sonunda bütün servetin sensin.
Görmeye çalış ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de güzeldir.

Xsentius
İÖ 9. YY

17 Aralık 2010 Cuma

Joshua Belle hayatın içinden bir sahne

Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington DC’de bir metro istasyonunda, kemanla...
45 dakika boyunca altı Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki
 yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider. 

Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder. 

Kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider. 

Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder. 

En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider. Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne, babaları tarafından yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar. 

Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz. 

Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell’in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston’da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmıştı…
aldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kı



BU ANLATILAN OLAYIN GİZLİ KAMERAYLA ÇEKİLMİŞ GÖRSELİDİR
KEYİFLİ İZLEMELER....

 

http://www.joshuabell.com/ 
sanatçının web sitesinden keman sevenler 
onun eserlerini harika dinletilerini dinleyebilirsiniz bu linkten 
Etiketler

16 Aralık 2010 Perşembe

BEN ANNE OLMASAYDIM EĞER



EN ANNE OLMASAYDIM EĞER;
Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğini
bilmeyecektim.Hamileliğim esnasında 80'li kilolara
> kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu
> kıramayacaktım. O küçücük ellerle renkli kartonlardan
> yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli
> olabileceğini öğrenemeyecektim.Kan yapsın diye danadili
> haşlayıp üzerine yumurta kırıp ağzının tadına da
> uysun diye çikolatalı pudingle karıştırmak gibi
> yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tarifler
> keşfedemeyecektim hiç. Su almak için elimde kumanda ile
> buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak
> kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak
> kadar kendimden geçmeyecektim. Birinin canı yandığında
> ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz
> kardeşlerde olduğunu sanacaktım. Sabahın köründe
> gözü kapalı mutfağa kadar gidip, süt ısıtıp yine
> gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım.
> Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için
> insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim.Bir insanın gaz
> çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti.
> Büyüdüğünde arkadaşlarınla birlikte partilerde Süper
> Anne olarak eğlenmeyi hayal edemeyecektim.Babanla belki
> daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir
> boyutuna giremeyecektik. Sevginin böylesine karşılıksız
> olanını hiç tadamayacaktım.Telaşsız sevişmenin
> hayalini kuramayacaktım.Annemi bu kadar çok sevdiğimi
> anlamayacaktım. Annesinden zorla ayırdılar diye
> 'Uçan Fil Dumbo!' çizgi filminde böğürerek
> ağlamayacaktım. Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta
> sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama
> uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin
> sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi. Çantamda
> sürekli bisküvi, ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer
> bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı
> taşımayacaktım. Acıyı geçiren öpücüğün gücüne
> inanmayacaktım.38,5 derece ateş beni de yakıp
> kavurmayacaktı.Yağmur sonrası çamurlu sularda
> zıplamanın keyfine varamayacak, sen bir lokma daha fazla
> yiyesin diye kalabalığın ortasında kafamda peçete
> dansı yapmayacaktım. Sen olmasaydın eğer yaşamın
> karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı
> öğrenemeyecektim
.SEN OLMASAYDIN EĞER BEN ASLA
> 'ANNE' OLMAYACAKTIM.BİR ÇOCUK DOĞDUĞU ANDA, BİR
> ANNE DOĞARMIŞ... 
Bu lafın doğruluğuna inanmayacaktım!


BAL TEFSİRİ



Hazreti Ali, bir gün gazadan hanesine geldiğinde, Hz. Ebubekir Sıddık, Hz Ömer El Faruk, Hz. Osman Zinnureyn gelerek Hz. Ali’ye: “Gazan mübarek olsun ey Allahın arslanı” dediler…..

Hz. FatımatüZ Zehra validemiz de onlara ikramen kalaylı bir tas içinde bal getirdi. Balın üzerinde ince bir kıl vardı. Hz. Ebubekir kılı almak üzere davrandı. Hz. Ömer ise, kılı aldırmadı ve dedi ki:– Bizler Hazreti Zişanın vezirleriyiz. Belki Fatimetüz Zehra bizleri tecrübe için bu kılı koymuştur. Aramızda bu kıl hakkında üçer tevil edelim. Münasip değil mi?” dedi ve sonra;

Hz. Ebubekir:
– Namaz kılanın kalbi nurludur bu tastan. Dünya endişesini gönlüne getirmeden namaz kılmak tatlıdır bu baldan. Namazı tadili erkan üzere kılmak incedir bu kıldan.



Müteakiben Hz. Ömer El Faruk şöyle buyurdular:
– Misafiri seven hane sahibinin kalbi nurludur bu tastan. Misafirlere ikram etmek ve gönlünü almak tatlıdır bu baldan. Misafirin kalbi incedir bu kıldan.

Hz. Osman da söyle yorumladı:
– Alimlerin kalbi nurludur bu tastan. Alimlerle sohbet etmek ve onları dinlemek tatlıdır bu baldan. Kur’an-ı Kerim’e mana vermek incedir bu kıldan.

Hz Ali Efendimiz de söyle bir açıklama da bulundu:
– Gazaya giden gazilerin kalbi nurludur ba tastan. Cihat edip al kanlara boyanıp kafirlerle cenk etmek tatlıdır bu baldan. Üzerine kul hakkı geçirmeden, haram yemeden hanesine dönmek incedir bu kıldan.

Sonra Hz. Fatıma validemiz de bir yorumda bulundular:
– Erkeğini hoşnut eden kadınların kalbi nurludur bu tastan. Erine cefa etmeyip güzelce geçinip, kendinden razı etmek tatlıdır bu baldan. Kocasının hakkını yerine getirmek incedir bu kıldan.

Sonra Hz. Peygamber Efendimiz(s.a.v) de bu sohbete iştirak ederek şöyle tevil buyurdular:
– Benim ümmetimin kalbi nurludur bu tastan. Kevser şarabı tatlıdır bu baldan. Şeriatımız (İslamiyet) incedir bu kıldan.

– Bu sohbete, neş’e veren Cenab–ı Hak, Cebrail (as)’ı göndererek buyurdu ki:
– Senin nübüvvet nurun nurludur bu tastan. Yarın kıyamet günü mahşer yerinde ümmetine şefaat etmen tatlıdır bu baldan. Sırat köprüsü incedir bu kıldan.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) mübarek ellerini kaldırıp:
– Ya Rabbi, bu bal tefsirini okuyana, dinleyene ikiyüz peygamber sevabı isterim ve senden dilerim, diye dua ettiler. Cihar Yari Güzin Efendilerimiz de “Amin” dediler.

Cenabı Allah’tan şöyle nida geldi:
– Ya Habibim! Senin ümmetinden her kim bu Bal Tefsirini üzerinde taşır, okur, okutur, yazar, yazdırır ve din kardeşlerine hediye ederse İzzet ve Celalim hakkı için ben de o kuluma ikiyüz peygamber sevabı veririm, diye buyurdular.


Peygamber Efendimiz de dedi ki:
– Benim ümmetimden her kim bu bal tefsirini kendisine evrad edinip üzerinde taşır, her gün okur veya dinlerse, ve burda bahsedilen ahlaklarla ahlaklanmaya çalışsa katiyyen dünya darlığı görmez; fakru zarurete düşmez; ölürken hüsnü şehadetle ölür; ahirete iman ile gider ve gelecek kaza ve musibetlerden kendisini Cenabı Hak muhafaza eder.

12 Aralık 2010 Pazar

SU

İçtiğimizde suyu ağzınızda hissetmelisiniz.Hissedemiyorsanız kaynak suyu değildir.
İşlenmiş sudur. Aşırı yumuşak,tadı hissedilmeden direkt mideye inen su işlenmiş, sudur.
Faydası da zararı da yoktur...
Suyun içtikten sonra mideye şişkinlik yapmamalı.
Bol miktarda su içtikten sonra nefes alamaz hale geliyorsanız suda sorun vardır.
Suyu içtiğinizde size tatlı geliyorsa, tatlandırılmıştır.
hazmı, bağırsak sağlığını ve hatta psikolojik durumu bile etkiler su

Pet şişe ve damacana sularını dikkatli etmek gerekir
Kaliteli olmayan ambalajlardan istenmeyen maddeler bulaşabilir.
Pet içinde güneşe maruz kalan, buzlukta dondurulan suları kullanmaktan kaçının.
dolum tarihi en yakın suları tüketeye dikkat edin....

İLGİNÇ KONULAR


-Bir yılan 3 yıl uyuyabilir.

-Bal bozulmayan tek gıdadır.

-Ördeğin sesi yankı yapmaz. -Denizyıldızlarının beyni yoktur.

-Üzüm mikrodalga fırında patlar.

-İnsan yılda en az 1460 rüya görür.

-İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır.

-Karınca iki hafta su altında yaşayabilir.

-İnsan kalbi dakikada 60-80 defa çarpar.

-Parmak izi gibi herkesin dil izi de farklıdır.

-"Pi" sayısının bir milyarıncı rakamı 9'dur.

-Dünyada insanlardan daha çok tavuk var.

-Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir.

-İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır.

-Hiçbir kağıt 7 defadan fazla 2'ye katlanamaz. -Türkiye'de Mehmet adında 1 milyon 229 kişi var.

-Sabahları elma kahveden daha fazla uykunuzu açar.

-Yerçekimsiz ortamda mum alevi küre şeklinde olur.

-El tırnakları ayak tırnaklarından 4 kat daha hızlı uzar.

-Otomobil sayısı insan sayısından 3 kat daha hızlı artıyor.

-Doğum gününüzü en az 9 milyon kişiyle paylaşıyorsunuz.

-Bir bardak sıcak su, buzdolabında soğuk sudan daha çabuk donar.

-Günde 24 saat sayı saysanız, 1 trilyona ulaşmanız 31 bin 688 yıl alır.

-Dünyada bir yılda gerçek paradan daha fazla Monopol parası basılıyor. -Eksi 90 derecede nefesimiz, havanın ortasında donar ve düşer. -Vücudumuzdaki tüm damarları uç uca ekleseniz 19 bin 200 kilometre eder.

-Çin'de İngilizce konuşan kişi sayısı Amerika'dan daha fazladır.

-Elma, soğan ve patatesin tadı aynıdır. Fark sadece tamamen kokularından kaynaklanır. Aslında hepsi tatlıdır.

-13 rakamının uğursuz olarak bilinmesi nedeniyle ABD'de birçok otelde 13. katta oda bulunmaz.

-En uzun boylu insan 1940 yılında ölen 2,72 metre boyunda ABD'li R.P. Wadlow olmuştur. -Kibrit kutusu büyüklüğündeki altın külçesi yufka gibi açılarak bir tenis kortu büyüklüğüne kadar yırtılmadan uzatılabilir.

-Einstein 9 yaşından sonra akıcı konuşmaya başladı. Aile onda zihin geriliği olduğunu bile düşündü.

-İnsan daha çok oksijen alabilmek ve vücudundaki karbon gazını boşaltmak için esner. -İnsan bir günde 28-33 bin litre hava, 500-700 litre oksijen, 2 kilogram yiyecek tüketir.

-Dünyanın en hızlı kuşu Boğazlı Kırlangıç'tır. 3 saniye süreyle saatte 128 km. sürate ulaşmıştır.

-Michel Jordan bir yılda Nike'den Nike'ın Malezya fabrikası personelinin hepsinden fazla para kazanıyor.

-ABD, Ohio'da lisans olmadan fare yakalamak yasaktır. -Eğer aynı zamanda aksırır, hıçkırır ve gaz çıkarırsanız, patlarsınız.

-Aşık olduğumuzda beynimiz "phenylethylamine" üretir. Bu kalp atışınızı hızlandırır ve sizi mutlu yapar. Mu kimyasal madde çikolatada da vardır.

-Uzayda yerçekimi olmadığı için astronotlar ağlayamaz. Çünkü gözyaşı aşağı düşmez.

-Birinci Dünya Savaşında Fransa ülkedeki tüm taksileri tüm taksileri devraldı ve askerler cepheye bu taksilerle taşındı.

-1994 Dünya Kupası'nda, Bulgaristan futbol takımının 11 oyuncusunun hepsinin isminin sonu "OV" ile bitiyordu.

-Sivrisinek kovucu spreyler sinekleri kovmaz, sizi gizler. Sivrisineğin alıcılarını bloke ederek sizin orada olduğunuzu anlamalarını engeller. -Kahve sarhoş bir insanın ayılmasına yardımcı olmaz. Hatta çoğu zaman alkolün etkisinin artmasına yol açar.

-Kereviz yerken harcanan kalori,kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.

-Bir pire, kendi büyüklüğünün 150 kat yüksekliğine zıplayabilir. Bu oranı tutturmak için insanın yaklaşık 30 metre zıplaması gereklidir.

-Klinik ölüm sonrası insan 5 dakika içinde hayata geri getirilebilir. 5 dakika sonra beyin hücreleri ölmeye başlar, ama yine de bu süreyi 5 dakika daha uzatmak mümkündür.

-İnsan uzun süre bir böbrek ve bir akciğerle, midesiz, dalaksız yaşayabilir, ama karaciğersiz bir dakika bile yaşayamaz.

-Soğuk havalarda ısınmak için alkol almak son derece tehlikelidir. Yüzeysel damarlarda genişlemeye yol açan alkol bir süre kendinizi ısınmış gibi hissetmenize yol açarken, vücudun ısı kaybını kolaylaştırır. Bu da donmayı çabuklaştırır.

-Macar Yanosh Voven ve karısı Sara dünyada en uzun aile hayatı sürmüşler. Onlar 147 sene beraber yaşamışlar. Yanosh 172, Sara 164 sene yaşamıştır. Öldüklerinde en küçük çocuklarının 116 yaşı varmış.

-En büyük kuş yumurtası devekuşunundur. 15 - 20 santimetre uzunluğunda ve ortalama 1.7 kilogram ağırlığındadır. Kaynatılarak pişirilmesi 40 dakika sürer.

-Kirpiler suda yüzer.

-Salatalığın yüzde 96'sı sudur.

-Sivrisineklerin 47 tane dişi vardır.

-Coca-Cola'nın orijinal rengi yeşildir.

-Çocuklar baharda daha fazla büyüyor.

 -Sigara çakmağı kibritten önce bulundu.

-Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.

-Uranüs çıplak gözle görülen bir gezegendir.

-Dünyadaki tavuk sayısı insanlardan fazladır.

-Salyangozların 25.000 civarında dişi vardır.

-Bir kadının sahip olduğu en fazla çocuk sayısı 69.

-İlk kule saati 1404 yılında Moskova'da yapılmıştır.

-Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunmaktadır.

-Timsahlar daha derine batabilmek için taş yutarlar.

-Bukalemunların dilleri,vücutlarından iki kat uzundur.

-Dünyadaki ısı 1900 yılından itibaren 0.7 derece arttı.

-Uzaya ilk uçan kadın Valentina Tereşkova'dır. (1962)

-Günümüzde, evlenenlerin yüzde ellisi boşanmaktadır.

-Dünyada insan başına düşen karınca sayısı 1 milyondur.

-Pisagor sokak dövüşü spor dalında olimpiyat şampiyonu olmuştur.

-Kedi ve köpekler de insanlar gibi solak yada sağak olabilirler.

-"Düello" uygulaması hala Uruguay ve Paraguay'da devam etmektedir.

-(Şu an yaşayan) 135 yaşındaki Ali Muhammed Hüseyin, yeryüzünün en yaşlı insanı olarak biliniyor.

-Atların kırılan kemikleri geri kaynamaz. Ayağı kırılan atların hayatı da biter.

-Sağ elini kullananlar sol elini kullananlardan ortalama 9 yıl daha uzun yaşıyor.

-Stockholm kraliyet kütüphanesinde muhafaza edilen "Şeytan İncili" kitabının ağırlığı 350 kg.dır.

-Taze kakao içinde bulunan sıvı, kan plazması yerine kullanılabilir.

-ABD'de Coco-Cola şoförlerinin kimyasal madde taşıma lisansı olması gerekiyor.

-Dünyanın uydusu ayın hacmi, Pasifik Okyanusu'nun hacmi ile aynıdır.

-Maymunlar her yıl uçak kazalarından daha fazla insan ölümüne neden oluyor.

 -Dünya ahalisi gece gündüz satranç oynasa ve her saniyede bir hamle yapılsa, satrançta tüm oyunları tecrübeden geçirebilmek için asırlara ihtiyaç vardır.

-Satranç tarihinin en uzun oyunu 1950 yılında Mardel Plato'da yapılmış dünya satranç turnuvasında gerçekleşmiştir. Pilkin ve Çernyak arasında yapılan bu maç 22 saat devam etmiş ve 191. hamle sonrası berabere bitmiştir.

-Dünyanın en kokulu camisi Tebriz şehrindedir. Mescit inşa edilirken çamuruna misk kokusu ilave edilmiştir ve 600 sene geçmesine rağmen hala mescit misk kokmaktadır.

-Dünyada en tehlikeli hayvan sivrisinektir. Çünkü insanların ölümüne en fazla sebep olan hayvandır.

-En eski alfabe Suriye'nin Akdeniz sahilindeki Lattakiya limanı yakınlığında yapılan kazım sonucu bulunmuştur. Alfabe 32 harften oluşur.

-Güneş yerden 149 milyon 600 bin km. mesafededir.Hacmi yerden 1300 defa büyüktür.

-Rusya'da yaşamış olan Vasilyev'in iki karısından 87 çocuğu olmuştur. 75. yaş gününde (1782) onun yanında 83 çocuğu bulunmuştur.

-Bugüne kadar yaşamış en ağır kişi, 635 kiloya ulaşan Washingtonlu Jon Brower Minnoch.

-Bir kişinin yaşayabildiği en yüksek vücut ısısı 46.5 derecedir. Normal değer ise 35- 37'dir.

-Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur,sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur.

-Erkeklere yıldırım çarpması olasılığı kadınlara göre 6 kat daha fazladır.

-En büyük kitap XVII asırda yayınlanmış ve Berlin kütüphanesinde bulunan coğrafya atlası sayılır. (yüksekliği 2 metre, eni 1 metre) -1707 - 1782 arasında yaşamış bir Rus kadının; 16 ikiz, 7 üçüz ve 4 dördüzü, 1725 - 1765 arasında dünyaya getirdiği belirlendi.

-Ünlü Arap şairi Kahire üniversitesi profesörü Şeyh Muhammed Abdul İbrahim 150 yaşında vefat etmiştir. 105 sene bekar yaşamış. 105 yaşında evlendikten sonra 5 çocuğu olmuştur.

-Atakama çölüne 400 seneden beri yağmur yağmamaktadır. Yağan yağmur da havada buharlaştığından yere düşmemektedir.

-Kunter, 1988 yılında Fenerbahçe formasıyla Hilalspor karşısında 153 sayı atarak rekor kırarken, ilk yarıda da attığı 81 sayıyla bir devrede en fazla sayı üreten basketçi olarak da tarihe geçti.

- İnsan beyninin ortalama ağırlığı 1.3kg.

- Birinin yüzünü hatırlamak için beynin sağ tarafı kullanılır.

-Yetişkin bir insan günde ortalama olarak 23 bin kez nefes alır.

-Kaşları yukarı kaldırmak için 30 kası harekete geçirmek gerekiyor.

-Erkekler kadınlara göre on kat daha fazla renk körü oluyorlar.

- Döllenmeden doğuma kadar bir bebeğin ağırlığı beş, milyon kat artıyor.

- İnsan beyninin ortalama ağırlığı 1.3kg.

- Birinin yüzünü hatırlamak için beynin sağ tarafı kullanılır.

-Yetişkin bir insan günde ortalama olarak 23 bin kez nefes alır.

-Kaşları yukarı kaldırmak için 30 kası harekete geçirmek gerekiyor.

 -Erkekler kadınlara göre on kat daha fazla renk körü oluyorlar.

- Döllenmeden doğuma kadar bir bebeğin ağırlığı beş, milyon kat artıyor.

- Bir kromozom bir genden daha büyüktür. - İleri doğru bir adım atıldığında, insan vücudundaki 54 kas çalışır

 - Amerika'da her saat 40 kişi kanserden hayatını kaybediyor.

- Sperm insan vücudundaki en küçük hücredir.

- Ortalama olarak, Amerika'da günde üç adet cinsiyet değiştirme operasyonu gerçekleşmektedir.

- İnsan beyninin % 80'i sudur. - Victoria zamanında, kadınlar göğüslerini büyütmek için çilek banyosu yaparlardı .

- Sığırların dört tane midesi vardır.

- Zürafalar yüzemez.

- Monako'nun ulusal orkestrası ordusundan daha geniş bir kadroya sahiptir.


ANDREA BOCELLİ-CHİARA


La notai stava là tra le foglie e i fiori
Camminai verso lei
che leggeva piano
Mi notò ma restò ferma sul suo libro
Scusi se siedo qua, prego si figuri.

Yaprakların ve çiçeklerin arasında olduğunu fark ettim
ona doğru usulca yürüdüm
ne güzel kitap okuyordu yavaş yavaş
Fark ettim okumaya dalmıştı
Eğer ben burada sessizce otursam rahatsız edermi varlığım sizi...

Mi dica lei che fa?
E quanti anni ha?
E la primavera le giocava intorno

siz bana ne yaptınız böyle
kaç yaşındasınız
bahar, yapraklarının arasından güneş ışıkları oynaşırken

Scusi se me innamorai in un istante
di lei per l’aria serena che ha.
Ma dica passa spesso di qua?
Scusi ma la seguirei fino alla
Porta se poi mi dice la strada che fa
O almeno se domani verrà.

afedersiniz Ben bir anda aşık oldum size
o huzurlu havanıza duruşunuza
Ama söylermisiniz bana buraya sık sık mı gelirsiniz?
Ya da yarın yine gelecekseniz eğer.

Stemmo là come chi sta
di là dal tempo
Mi parlò le parlai e si fece sera
Mi mostrò le sue idee circa la bellezza
L’ascoltai mi ascoltò e si fece buio

Biz orada herşeyden uzağız
zamanın ötesinde
ben konuştum o konuştu taki akşama dek
onun güzelliği büyüledi beni
ben dinledim o dinledi akşam karanlığında

Mi dica il nome suo
Mi chiamo Chiara e lei?
E la primavera ci giocava intorno

Bana adını söylemisin
Benim adım Chiara ya sizin
Ve aşk ilk bahar gibi geldi...

Scusa se mi innamorai in un
Istante di te per l’aria serena che hai.
Ma dimmi passi spesso di qua?
Stemmo là mi parlò le parlai

afedrsiniz Ben aşık oldum size bir anda
yanınızda huzur havası var
bana söyleyin sıkmı gelirsiniz buraya
Biz konuşyorduk konuşuyorduk anlatıyorduk......

Scusa ma ti seguirei fino alla porta
Se poi mi dici la strada che fai
O almeno se domani verrai.
Se domani verrai.

Ma dimmi se domani verrai
Se domani verrai.

afedersiniz sizinle bu yolun bitimine
kadar yürüyebilirmiyim...
Ve bana söylermisin...
yarın yine gelirmisin
Yarın gelirsen Ama söyle bana
Yarın gelirsen.
şarkının çevirisi bana aittir