10 Ocak 2011 Pazartesi

MSG NEDİR



Bu msg denen illeti piyasalarda, daha masum bir ifade tarzı olsun diye 
ÇIN TUZU adıyla satıyorlar. 
Piyasada bazı dönerciler de bunu kullanıyorlar. 
O kadar lezzetli oluyor ki, bir döner yiyecegine 2-3 döner yiyesin geliyor. 
Ayrıca ithal olarak gelen BUTUN GIDA MADDELERİNDE BU MSG VAR 
(Peynir, et, konserve vs vs.) 

MSG NEDİR?... 

MSG adında bir yiyecek katkı maddesi var. 

MONO SODYUM GLUTAMAT 

Yiyeceklere katıldığında, o yiyeceğin tadının beyin tarafından güzel 

Olarak algılanmasını sağlıyor. Tatlı, tuzlu, acı fark etmiyor. 

Hangi yiyeceğe katılırsa lezzetliymiş gibi geliyor. O yüzden gıda 

üreticil erinin bir çoğu MSG'yi karlı olduğu için kullanıyorlar. 

MSG ZARARLI MI ? 

Buna okuduktan sonra siz karar verin. 

Bu madde Nörotoksin. Sinir hücrelerine zarar veriyor. 

Merkezi sinir sistemi tahribatı ve buna bağlı olarak 

ALZHEİMER, PARKİNSON, HUNTİNGTON hastalıkları, SARA(Epilepsi) 

Retinal dejenerasyon (Göz retina tabakası hasarı) Yağ birikimi, doyma 
mekanizmasında bozukluk, obezite. 

Büyüme hormonu baskılanması. Pankreas hasarı, insülinde 
artış, ve buna bağlı diyabet. Böbrek ve karaciğerde ciddi hasarlar. 

Bu madde hamilelerde plasenta bariyerini geçebiliyor, 

anne karnındaki bebek de aynı tahribatlara maruz kalıyor. 

Özellikle çocuklarımızın hatta büyüklerin de çok severek yediği 
CİPS'lerde çok kullanılmakta. Hazır köfte harçları, Et suyu tabletleri, Hazır çorbalar, 

Dondurmalar, renkli yoğurtlar ve benzeri birçok üründe var. 

Şimdi diyeceksiniz ki, Madem bunca zararı var, neden kullanıyorlar?. 

Küreselleşen dünyada, ticaret de küreselleşti. Küresel ticaret devleri 
insaf, merhamet gibi duygularla asla çalışmaz. 

Onların amacı çok kar etmek, çok daha büyümektir. 

Bu mamuller, al benisi olan renklerde ve janjanlı ambalajlarda sunulur. 

Televizyon, gazete ve duvar reklamlarında onlara sıkça rastlarsınız. 

Sadece maddesel tadıyla değil, görsel yollar ile de beyinlerimize kazınır adeta. 

Basit bir hesap yaparsak, ucuz zannedilen bu ürünleri çok pahalıya 
tükettiğimizi görürüz. 

Mesela Cips. Semt pazarlarında 3 kg . patatesi 1 TL ye alabilirsiniz. 

Oysa ki 50 gram CİPS 1 liradır. 

Yani 1 kg . Cipsi, 20 ytl.den tükettiğimizin farkında bile değiliz. 

Olumsuz etkileri de cabası. bu mamulleri üretenler !.... 

Kendi ürettiklerini asla yemezler, içmezler. Onların gıdaları organik ve doğaldır. 

Son zamanlarda organik tarım yapan çok güçlü özel şirketler türedi. 

Burada itina ile yetiştirilen ürünleri semt pazarlarında göreniniz var mı? 
Ben henüz rastlamadım. 

Gelelim genel sağlık boyutuna; 

Son 25 yıla dikkatle göz atacak olursak, 

çocuk yaşta diyaliz cihazına bağlı yaşamaya mahkum edilenler, 
çok küçük yaşta şeker hastalığı ile tanışan çocuklar, obez çocuklar, asabi 
çocuklar, 9-10 yaşında buluğ çağına girenler, çeşitli nedenlerle engelli 
doğanlar ve bu sayının ülke nüfusunun % 12'sine çıkması ve benzerleri. 

Ve sizlerinde aklınıza gelebilen yeni hastalıklar. 

Hastalıkları üretenler, ilaçlarını da ihmal etmediler. 

Bu da madalyonun diğer karlı yüzüdür. Karbondioksitli meşrubatlardan, 
sakıncalı hazır gıdalara varana kadar bir çok yerde çeşitli uyarılar yazıldı, çizildi. 

Durumun ciddiyetini anlayabilenimiz var mı? 

Bu sorunun cevabı, tüketim miktarıdır. 

Şimdiki eğitim sistemimiz endüstri, tarım, genel kültür alanında 
yetersiz kaldığından, yeni nesiller tehlikenin farkında değildirler. 

Emperyalist devletler, egemen olmak istedikleri toplumun eğitimli 
olmasını istemezler. 

Onlar için önemli olan kendi halkları ve elde edeceği yeni sömürü kaynaklarıdır.
Etiketler: 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder